
ben, evliyim çok sevdiğim bir adamla. ama seni neden bu kadar çok özledim. aynı anda hem güneş hem ay olmaz, bu gökyüzü ikisini almaz bilmekteyim. lakin seni özlerken bu adamı da seviyorum. çok seviyorum hem de.
ben kimim neyim unuttum. hapşuran insandan nefret ederim, tek sayı takıntım var, inci sözlükte ve itiraf.com da hesabım ve hiç kendine gelememiş bir özgüvenim var. küçük şeylerle mutlu olurum, yavru kedilere çok güzel isim bulurum, yaparım dediğim her şeyi yaparım, biraz ahlaksızım, akrep yükselenli terazi burcuyum, akdeniz kızıyım,kıvırcık saçlıyım, balık sevmem,hiç arkadaşım dostum yok, envai çeşit içkiden etkilenmem, beni kandırmak çok kolaydır,ellerim hep soğuktur, üşüdüğüm burnumdan anlaşılır,ayaklarım babama çekmiş, soyum mısırdan gelmiş,çok kolay kırılırım ama güçlü görünmekteyim, sahilde taş toplarken tek başıma huzurlu olduğum kadar hiçbir insan bana huzur verememiştir...beynimin kendini koruma mekanizması unutmak o yüzden çok kolay affederim. canımın ağzına sıçsa biri iki adım sonra dönüp affedersin dese yine acar gel canımın ortasında yerin var derim.
bak mesela dinle.
bugün eski arkadaşlarımdan biriyle konuştum uzun zaman sonra. bir akrabamın akrabası çocuk. bir ara aramızda bir şeyler olur gibi olmuştu. hala görüşüyoruz akrabalık sebebiyle. ne güzel unuttum seni, umrumda değilsin kocamla mutluyum, sen bir hataydın havalarındaydım bugün konuşurken bana 'ben de seni özledim' desin diye, 'seni özlemişim' dedim. her şeyi bok ettim. gururumun da ebesini siktim sayende, onca emeğimin de.senin yüzünden.çünkü onunla seninle sohbet ettiğim gibi sohbet etmek istedim. seni tanımasaydım , sen beni öyle içime işleye işleye dinlemeseydin eminim şimdi daha tedbirliydim ama ne oldu: hem yanlış yerlere kaydı konu hem umursanmadan bırakılıp gidildim. biliyorum çocuğun benim hakkımda neler düşündüğünü az çok; ama ben, aptal kozalak kafa, hala insanlar hakkında iyi düşünmekteyim. erkek dünyası çok pis, hiç masum değilsiniz. ben hala küçük bir kızım 26 yaşında. baba sevgisinden yoksun büyüyen, onun için belki tanıştığı tüm erkekler kendini kedi gibi sevsin isteyen ve sevsinler diye elinden geldiği kadar ileri gidebilen...
vazgeçmeyi bilmez miyim? bilirim, bir göz kırpma mesafesinde de var sildiklerim. sevmiyorsam acımıyorum, acımıyorsam seviliyorum. tam tersiyken neden aynı değil düzenim?
hayatta ölümden daha gerçek bir şey yok bilmekteyim. yakın zamanda çok sevdiğim birini kaybettim ve onu düşününce geceleri beni uykumdan ansızın uyandıran tek bir şeyle cebelleşmekteyim:
vefat haberini veren ses..
her şeyi unuturum da haberi ilk aldığım an gitmez aklımdan.sadece bu anın hatırına insanlar birbirini koşulsuz sevsin isterdim. öyle sıkı tutundum ki o ana, öylesine kendime sakladım ki ,o anda durdu dünya. gitmedi, bırakmadı onca şeyi ardında yaşanmamış gibi. olamaz ya, olamaz diyorsun. konduramıyorsun. bir daha göremeyecek olmak bitiriyor seni ölümden çok. son kez ne zaman gördün hatırlayamadan.. ölüm ne kadar hızlı geliyor... ona çare yok da, ya özlenenler...
içim içimi yiyor . arasam bir telefon uzaklıkta herkes, ama bu kadar mesafe.. fizik kurallarının yeniden yazılması gerek , bunu kabul etmiyorum.
ah miyo, bir günü de düşünmeden geçirebilsen. sahilde ayağının altında kumlar var, rüzgar saçlarını havalandırmış, burnunun ucu soğuk, sesinde eskilerden bir ezgi, tek basınasın koca dünyada. bir fark edebilsen. kimse için ezdirmesen kendini, seni sevmeyeni sen de sevmesen..
sevgide alışveriş kuralı işlemez ,ve sen bre komünist, eşitlik haklarını aramak için yanlış yerde eylem yapmaktasın.
kalbim kırıldı dünya, kalbim kırık..
var şimdi istediğin gibi dön dur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder